Günümüzde her yıl dünyada on üç milyondan fazla erkek çocuğu sünnet edilmektedir. Bunun günümüzdeki sebepleri; dini ve kültürel, tıbbi/tedavi edici, koruyucu/hijyenik, cinsel baskılama, olarak sıralanabilir. Genelde dini sebepler daha ön plandadır ve hatta bazılarında sünnet olmayan erkeklere evlenme hakkı verilmesi bile sebep olabilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü'nün 2007 yaptığı araştırmalara göre Dünya'daki 15 yaş ve üzeri erkeklerin %30'u sünnetli olduğunu belirtirken, 2012 yılında yapılan bir başka araştırmaya göre bu oran %37-39 oranındadır . Öte yandan Polonya ve Honduras gibi ülkelerde sünnetli olma oranı yaklaşık %0.1 iken,; İsrail’de %91.7 ve Türkiye ise %98.6 düzeyindedir. Bazı ülkelerde bu oranlar gün geçtikçe düşmektedir; örneğin İngiltere’de sünnetli çocuk oranları 1950'lerde %20 civarındayken, günümüzde %5ye kadar gerilemiş;ABD’de yeni doğanlarda sünnet oranı .1979 yılında %64.5 iken 2010 yılına gelindiğinde %58.3 oranına kadar gerilemiştir ve bu düşüş her geçen gün devam etmektedir.
Aşağıdaki Tablo I’ de dünya üzerinde günümüzde toplam yaşayan erkek nüfus içindeki sünnetli erkeklerin oranını göstermektedir.Tabloya baktığımızda Müslüman ülkelerde ve İsrail’de sünnet oranının daha yüksek olduğu gözlemlenmektedir. İlginç olan Musevilikte sünnet net bir emir olmasına rağmen İsrail’deki sünnet oranı %91.7 iken İran,Türkiye,Afganistan,Irak gibi Müslüman ülkelerde, dini emir olarak Kuran’da yer almamasına rağmen bu oran %99 civarındadır. Öbür taraftan ABD ve Kanada iki sınır komşu ülke olmasına ve ülkelerdeki Hıristiyan nüfus oranlarının birbirine yakın olmasına (ABD %65,Kanada %53.3) rağmen iki ülke arasında sünnetli erkek oranında (ABD%71.2, Kanada %31.9) %123 gibi bir fark vardır.Başka ilginç tablo da; Fransa,İtalya, İtalya gibi Hıristiyan ülkelerde sünnetli erkek oranı %7’ nin altında iken ABD de % 71.2 gibi yüksek bir oranda olmasıdır.
Ülke | Oran | Ülke | Oran |
---|---|---|---|
ABD | 71,2 | Almanya | 6,7 |
Kanada | 31,9 | İngiltere | 20,7 |
Brezilya | 1,3 | Fransa | 14 |
Avustralya | 26,6 | Endonezya | 92,5 |
İtalya | 2,6 | Pakistan | 96,4 |
İspanya | 6,6 | Bangladeş | 93,2 |
Finlandiya | 0,8 | Japonya | 9 |
Honduras | 0,1 | Filipinler | 91,7 |
Ermenistan | 0,1 | Vietnam | 0,2 |
Polonya | 0,1 | İran | 99,7 |
Nijerya | 98,9 | Türkiye | 98,6 |
Afganistan | 99,8 | İsrail | 91,7 |
Irak | 98,9 | Danimarka | 5,3 |
Son yıllarda bu durum ABD’de de çok yüksek oranda tartışılmaktadır.Bir çok sivil toplum örgütü ve meslek örgütü sünnetin zararları ve neden yapılmaması gerektiği üzerine propagandalar yapmaktadır. FOTO II’ de de görüldüğü üzere açık alanlarda çeşitli görseller ile sünnet karşıtlığı sergilenmektedir.
FOTO II: Sünnet: Gereksiz, Zararlı, Genital Sakatlamadır.
Hıristiyanlıkta olmamasına rağmen İngilizce konuşan Batılı ülkelerde(ABD,Kanada, İngiltere,Avustralya vb) sünnet nasıl ve ne zaman başlamıştır?:
Emily Bobrow 2017 yılında kaleme aldığı makalesinde bu konuya değinmiştir.Bobrow; son yıllarda gelişmiş ülkelerde sünnet karşıtlığının arttığını ve de sünnet olan yeni doğanların oranının düştüğünü ve bu durumun ABD’de hızla gerçekleştiğini belirtmektedir. ABD de neden geçmişte yüksek oranlara ulaşıldığını da, birkaç faktöre dayandırmaktadır.
1)Geçmişte tıbbi bazı araştırmalar sünnetin HIV bulaşma oranını azalttığını, bazı ürolojik hastalıkların ortaya çıkmasını engellemeye etkili olduğunu belirtmekteydi.Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar gösterdi ki; sünnet olayının sağlık açısından olumlu etkisi olmadığı gibi, HIV gibi hastalıkları engellemeye etkisinin de göz ardı edilebilecek kadar az olduğudur. Hatta bazı araştırmalar tam tersi sonuca ulaşmış ve sünnetin HIV bulaşma riskini artırdığını bulmuşlardır.
2) 19. Yüzyılda tıbbi araştırmalar günümüzdeki kadar etkin değil iken; İngiltere ve ABD deki doktorlar Fimozis(penisin sünnet derisinin penis başının ötesine çekilmesine izin verecek kadar esneyemediği bir durum) rahatsızlığının beyin rahatsızlıkları, delilik gibi birçok hastalığın sebebi olduğuna inanıyorlardı. Ancak daha sonraki tıbbi araştırmalar böyle bir ilişki olmadığını ortaya koydular.
3)20. yüzyıla gelindiğinde yine ABD li epedemiyologlar frengi ve tüberküloz hastalıklarının ülkedeki Yahudilerde daha az görülmesini sünnetli olmalarına bağlıyorlardı. Ancak yapılan araştırmalar bunun sebebinin sünnet değil; Yahudilerin kapalı bir toplum olmaları ve Yahudi olmayanlar ile cinsel ilişkiye girmeme eğiliminde olduklarından olduğu anlaşıldı.
4)İkinci Dünya savası sonrası dönemde ABD ‘de ekonomik kalkınma ve işçi haklarının gelişmesi sebebi ile birçok çalışan sağlık sigortalarına kavuştu ve daha önce pahalı olduğu için yaptırılmayan sünnet operasyonları sigorta kapsamına alındı. Bu durum da sünnet operasyonlarının sayısının artmasını sağladı. 1932'de erkeklerin sadece %31'i sünnet edildi; bu 1980'de %85 civarında zirve yaptı ve o zamandan beri düşmektedir.
Yetmişli yıllarda durum o kadar ilerlemişti ki; artık doktorlar Müslüman veya Musevi olduğunu bildikleri ailelerin çocuklarını doğumdan sonra sormadan sünnet etmeye başlamışlardı. Yazar Nil Gün kitabında 1974 ve 1976’da ABD de doğan çocuklarının hastanede kendisine ve eşine sorulmadan sünnet edildiğini anlatmaktadır.
5) Birçok ABD li doktor o dönemde 150-200 Dolar gibi iyi bir ücret olan sünnet ameliyatlarından ciddi para kazanıyorlardı. Bir doktor saatte 4-5 sünnet operasyonu gerçekleştirebildiği için çok ciddi para kazanmaya başladılar.Bu yüzden bazı doktorlar ‘sünnetin faydalı olduğu’ fikrini pompalıyor ve anne babaları sünnet ameliyatlarına yönlendiriyorlardı.Ancak sünnet ameliyatlarının sigorta kapsamına alınmadığı eyaletlerde sünnet oranları düşmekteydi.
6)Birçok ABD’li araştırmacıların sünnetli olmaları; çalıştıkları ortamlarda genelde sünnet operasyonlarının yaygın olması, bu ortamlardaki birçok kişinin bu durumdan para kazanıyor olmaları gibi gerçeklerden dolayı araştırmacıların sünnet konusunu kurcalamaktan uzak durmalarını sağladı.
7) İngilizce konuşan ülkelerde doktorlar 1800'lerin ortalarında, mastürbasyonu önlediğini iddia etmekteydiler. Özellikle Yahudi toplumunda mastürbasyon kabul edilemezdi.Bu amaçla da doktorlar sünneti tavsiye ediyorlardı.
Görüldüğü gibi sünnet operasyonları konusundaki birçok yanlış bilgi, inanış zamanla tıp dünyasındaki gelişmeler ve araştırmalar sayesinde çürütülmüş durumda. Bu sebeple sünnet karşıtlığı günümüzde ABD’li doktorlar arasında hızla artmakta. Öyle ki günümüzde İngilizce Konuşan ülkelerin başını çektiği bir çok ülkede çeşitli organizasyonlar sünnetin dezavantajlarını ve sağlığa hiçbir faydası olmadığını anlatan videolar ve yayınlar yaparak engellemeye çalışmaktadırlar. Daha önceleri sünnet ameliyatları gerçekleştiren doktorlar artık bu operasyonlara karşı olduklarını belirterek, maddi kazançlarından vazgeçerek artık sünnet ameliyatı yapmayacaklarını belirtmektedirler.
Her ne kadar ülkemiz gibi gelişmekte olan ve dini etkinin yüksek olduğu ülkelerde sünnetin sağlıklı olduğu görüşü etkin olsa da; gelişmiş ülkelerde sünnet karşıtlığı her geçen gün artmaktadır. Son yıllarda çeşitli araştırmaların sonucu ‘sünnetin sağlıklı olduğu’ vb birçok yanlış bilgiyi çürütmüştür. Tıp dünyasındaki bu yeni araştırma sonuçları ile beraber; günümüzde birçok gelişmiş ülkede sünnet karşıtı organizasyonlar yer almaya başlamışlardır. Aşağıda bu organizasyonların bazılarını misyonlarını ve internet adreslerini görmekteyiz:
Savingsons: Sünnet konusunun zararlarını anlatan, anne babaları çocuklarını sünnet ettirmemeleri konusunda ikna etmeye çalışan ABD’deki bir organizasyon. Aynı zamanda sünnetli olmaktan memnun olmayanlara tekrar deri yerleştirme operasyonları konusunda destek veriyor.(www.savingsons.org)
FOTO III:Sağlam ve Sünnetli(sağdakiler) Penislerin Görünümü
CIRP : Sünnet hakkında bilgiler ve uyarılar içeren; aydınlatma amacıyla kurulmuş bir internet bilgi bankası. (www.cirp.org)
Circumcision Resource Center : Sünnet’in zararları hakkında bilgiler veren, kar amacı gütmeyen bir organizasyon.(www.circumcision.org)
Jewish Circumcision Resource Center: Yahudi kökenli anne babalara Sünnet’in zararları hakkında bilgiler veren, Yahudi çocukların sünnet olmamaları konusunda yayınlar yapan; kar amacı gütmeyen bir organizasyon.(www.jewishcircumcision.org)
İntactAmerica: Sünnet’in zararları hakkında bilgiler veren, kar amacı gütmeyen ABD’li bir organizasyon.İntact kelimesinin anlamı ‘bozulmamış’ tır.(www.intactamerica.org)
İntaction : Sünnete Karşı bilgilendirmeler ve hukuki ve politik girişimler amacıyla kurulmuş bir organizasyon. (www.intaction.org)
İntactiWiki: Sünnetin insan haklarına aykırı olduğunu savunan ve bu konuda anne babaları aydınlatmak amacıyla kurulmuş bir organizasyon(www.İntactiwiki.org)
İntaktiv e.V:(Eine Stimme für Genitale Selbstbestimmung).Almanya’da kurulmuş sünnet karşıtı bir organizasyon(www.intaktiv.de)
İntactAustralia: Sünnet karşıtı aktivistlerin kurduğu Avustralya’da bir organizasyon.( facebook/intact Australia)
CHHRP (Children Health and Human Rights Partnership): Kanada’da kurulmuş, tıbbi sebep dışında çocuk sünnetlerini sonlandırmayı amaçlayan organizasyon.(www.chhrp.org)
GAA ( Genital Autonomy America): ABD’de kurulmuş, çocuk sünnetine karşı organizayon.(www.gaamerica.org)
Norm-UK :1994 yılında İngiltere’de kurulmuş; dünyanın her yerinde her türlü (kadın-erkek) tıbbi gereksinim dışı sünnet operasyonlarını engellemek amacıyla kurulmuş bir organizasyon.(https://link.springer.com)
Circumstitions: Yeni Zellanda’da kurulmuş olan sünnet karşıtı organizasyon.(www.circumstitions.com)
MDC (Men Do Complain): Sünnet olmuş insanların sünnet dolayısı ile yaşadıkları sorunları anlatan, sünnet karşıtı organizasyon.(www.mendocomplain.com)
NOHARMM : Tıbbi gereksinim dışında çocukların sünnetine karşı organize olmuş, kar amacı gütmeyen organizasyon. (www.noharmm.org)
NOCIRC : (National Organization of Circumcision Information Resource Centers): Sünnete karşı sağlık çalışanlarının kurduğu organizasyon.(www.nocirc.org)
D. O. C.: (Doktors Opposing Circumscision).Sünnete Karşı Doktorların kurduğu kar amacı gütmeyen organizasyon.(www.doktorsopposingcircumscision.org)
D.O.C üyesi Prof. Dr. George C. Denniston’un şu sözleri organizasyonun misyonunu en iyi şekilde açıklamaktadır : “Dünya üzerinde erkek sünnetini tavsiye eden bir tane bile ulusal tıbbi topluluk olmadığını biliyor muydunuz? Evet, doğru duydunuz. Hiçbir ulusal tıbbi topluluk erkek sünnetini önermiyor. Neden uygulanmaya devam ediliyor peki? Bazı gelenekler o kadar eskiye dayanıyor ki bilinmesi gerçekten güç. Bazı durumlarda babası sünnetli olduğu için çocuğun babasına benzemesini isteyen aileler tarafından yapılıyor.
Bazı aileler bütün çocukların sünnetli olduğunu düşünüyor ve kendi çocuklarının farklı görünmesini istemedikleri için yapıyor. Bazen doktorlar para kazanmak için ailelere tavsiye ediyorlar. Sünnet bir insanın penisindeki sağlıklı derinin yarısının başka bir insan tarafından kesilmesidir. Bunun bir çocuğa/bebeğe yapılması vahşettir. Vahşi ve zalimce bir eylemdir. Neden bu kadar sert ifadeler kullanıyorum? Çünkü sünnet kalıcı hasar verir. Kimsenin bu gereksiz prosedürü rızası olmayan birine yapmaya hakkı yoktur. Sünneti uygulayan kişiler sünnet olunmaz ise bazen problemler çıkabileceğini söylüyorlar. Gerçek ise, her sünnet vakası soruna yol açar.”
Nurses for the Rights of the Child : Hemşireler tarafından kurulan ; bebeklerin bedensel bütünlüğünü ve çocukların haklarının korunması amacıyla kar amacı gütmeyen bir organizasyondur. (www.childrightsnurses.org)
The İntact Network:Sünnet ile ilgili araştırma sonuçlarını ve yeniden sünnet derisi oluşturmanın önemini ve yöntemlerini anlatan bir organizasyon.(www.intacthealth.org)
Your Whole Baby: Sünnet derisinin önemini, neden sünnet olunmaması gerektiğini anlatan sünnete karşı bir organizasyon.(www.yourwholebaby.org)
Intact Denmark: Danimarka’da 18 yaş altı çocukların tıbbi gereklilik dışında sünnet olmalarını engellemek amacıyla kurulmuş bir organizasyon.(www.intactdenmark.dk)
⦁ICGI: (İnternational Coalition For Genital Integrity): Genital Bütünlük İçin Uluslar arası Koalisyon. Organizasyonun amacı çocukların genital bütünlüğünü korumak ve de s tıbbi sebepler dışında her türlü sünnet operasyonlarını sonlandırmaktır.ICGI koalisyonuna üye olan ülkeler: ABD, Avustralya,Kanada,Danimarka,Finlandiya,Almanya,İsrail,Kore,Hollanda,Yeni Zelanda,Filipinler,Güney Afrika.
Yukarıdaki listeyi ve burada yer almayan sünnet karşıtı diğer yapılanmaları incelediğimizde görüyoruz ki; bu tür organizasyonlar genelde Hıristiyan ülkelerde mevcut. Öbür taraftan; Musevilikte zorunlu olmasına rağmen Yahudiler tarafından kurulmuş gerek Amerika’da gerek İsrail’de yüksek sayıda sünnet karşıtı organizasyon rastlıyoruz. Ancak dikkat çeken bir başka durum şudur ki; İslam’da farz bir emir olmamasına rağmen; laik Türkiye de dahil olmak üzere Müslüman ülkelerin hiçbirinde sünnet karşıtı bir organizasyon günümüzde mevcut değil.
Sünnet karşıtı; yukarıda gördüğümüz ve benzeri organizasyonlar sayesinde birçok ülkede sünnet oranları hızla düşmektedir. Dünya üzerinde erkek sünnetinde en büyük düşüş yaşanan ülkelerden biri Avustralya’dır. 1950’li yıllarda Avustralya’da yaşayan erkeklerin %80 i sünnetli iken; 2012 yılına gelindiğinde bu oran %15 oranına kadar gerilemiştir ve hala gerilemeye devam etmektedir. Avustralya’lı doktorlar Darshan Sitharthan ve Keeththana Thayanantharajah 2024 yılında beraber yayınladıkları ‘Exploring Circumcision in Australia: A Journey through Time and Culture’(Avustralya’da sünneti irdelemek:Kültür ve zamanda bir yolculuk) isimli makalede konuyu irdelemişlerdir.
İlgili doktor yazarlar; 1950’lere kadar yükselen sünnet artışının sebebi olarak o dönemde tıp otoritelerinin ‘sünnetin sağlık açısından faydalı olduğu’ konusunda görüş bildirmelerine; 20. Yılın son dönemlerindeki dramatik düşüşü de öncelikle yeni araştırmaların aksi sonuçlar sergilemeleri ve de sünnetin risklerine dikkat çekmeleri; ayrıca vatandaşların önceki nesillerden gelen adetleri sorgulayıp vazgeçme eğilimlerinden kaynaklandığı sonuçlarına bağlamışlardır. Günümüzde Avustralya devlet hastanelerinde sünnet ameliyatları yasaktır; ancak özel hastanelerde bu ameliyatların yapılmasına şimdilik izin verilmektedir.
Günümüzde din konusunda etkin olan; izleyeni ve/veya dinleyeni çok olan Türk din adamlarının bu konuda görüşleri nedir?:
İlahiyat Fakültesi mezunu, yazar İhsan Eliaçık: ‘Sünnet Ortadoğu geleneğidir.Dine kaynak sadece Kuran’dır. Kuran’da sünnet ile alakalı bir ayet yoktur. Dolayısı ile İslam’da sünnet bir vecibe değildir. Sünnet Sünnet değildir’.
Kuran araştırmacısı ve yazar Prof. Dr. Caner Taslaman: ‘Sünnet toplumsal bir gelenektir. Yahudilikte olan bir emirdir. Kuran’da hiçbir yerde geçmez’.
İslami İlimler Akademisi tefsir dersleri öğretim görevlisi; fıkıh, tefsir, hadis konuları araştırmacısı, yazar Mustafa İslamoğlu:’Sünnet olmak sünnet değildir’.
Sünnet konusunda ülkemizde dini kesimlerde oldukça etkin olan tarikatlar ne düşünüyor? :Ülkemizdeki en etkin cemaatlerden İsmailağa Cemaati fetva kurulu üyesi Fatih Kalender Hoca: ‘Bir insanın Müslüman olması için sünnet olması ön şart değildir. Kişinin sünnet olması onun Müslüman olmasına engel değildir.Müslüman olduğu halde sünnet olmaması onun Müslümanlığına zarar vermez’.
Sünnet konusuna etkin bir karşı duruş da Danimarka’da gerçekleşmiştir. 2017 yılı Nisan ayında Huffington Post’ta yayınlanan makalede bu konu ele alınmıştır. 2016 yazında yürütülmüş bir anket çalışmasına dayanan bu makaleye göre; Danimarkalıların yüzde 87’si 18 yaş altındaki erkek çocukların tıbbi nedenler olmaksızın sünnetinin yasaklanmasını desteklemektedirler.
Politikacılar tarafından bu tarihe kadar konuyla ilgili net bir adım atılmasa da; sünnet karşıtı fikirlere giderek daha fazla kulak vermek durumunda kalmaktadırlar.Danimarkalı doktorlar 2016 yılında sağlıklı erkek çocuklarının sünnet edilmesini ahlaki nedenlerle kabul edilemez bulduklarını açıklamışlardır. Ayrıca Danimarkalı doktorların ve meslek örgütlerinin sağlıklı erkek çocuklarının sünnet edilmesini etik bir sorun kabul eden tutumunu İskandinav ülkelerinin tamamı ve genel olarak bütün Batı ülkeleri benimsemektedirler(bir istisna ABD dışında).
Sünnet operasyonlarının dünyadaki en yaygın ameliyat olması; ABD deki sünnet ekonomisinin birkaç 100 milyon dolarlık yıllık bir bütçeye ulaşması ABD de sünnet karşıtı duruştaki en önemli etkenlerden birisi olarak görülmektedir.Ancak şunu tekrar hatırlatalım ki; ABD de dahil; dünya üzerinde sağlıklı erkek çocuklarda sünnet ameliyatlarını veya başka bir deyişle sünnetle sakatlamayı öneren tek bir meslek birliği dahi bulunmamaktadır.
2016 Aralık ayında, 29185 üyesi olan Danimarka Tabipler Birliği sünnet konusundaki revize edilmiş tutum belgesini şu sözlerle yayımladı: ‘Tıbbi gerekliliği bulunmadığı durumda erkek çocuklarının reşit olmaksızın sünnet edilmesi etik dışıdır. Bu nedenle sağlığı hakkında karar verme ehliyeti kazanmadan ve 18 yaşını doldurmadan erkek çocukları istekleri dışında sünnet edilmeyecektir. (O’nun bedeni O’nun kararı)
Sünnet konusunda eleştirel ve de kısıtlayıcı adım atan bir diğer ülke de İzlanda’dır. 2018 yılı Şubat ayında;İzlanda parlamentosuna sunulan ve sünneti yasaklayan yasa tasarısı, tıbbi gereklilik duyulmadıkça 18 yaş altı çocukların sünnet edilmesinin yasaklanmasını öngörüyordu. Yasağı çiğneyerek tıbbi ihtiyaç dışında sünnet uygulayanlar, 6 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecekti.
18 yaşını doldurmuş bireylerin kendi istekleri doğrultusunda sünnet olmayı tercih etmesinin önünde ise herhangi bir engel olmayacaktı. Tasarısının savunucuları erkek sünnetinin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırı olduğunu ileri sürüyordu. İzlanda erkeklere sünneti yasaklayan ilk Avrupa ülkesi olmaya hazırlanırken, ilgili Tasarı, Yahudi ve Müslüman toplumların dini guruplarının baskıları ile şimdilik sumen altı edilmiş durumdadır. Ancak komisyonun farklı bir karar alması ve parlamentonun tasarıyı yasalaştırması durumunda, İzlanda erkek sünnetini yasaklayan ilk Avrupa ülkesi olacaktır.
Almanya sünnet konusundaki karşı duruşun yükselişte olduğu bir başka ülkedir. 2012 yılında Almanya’da Köln kentinin en yetkili mahkemesi, verdiği bir kararda “yaralama suçu” kapsamına girdiği gerekçesiyle küçük yaştaki çocukların sünnet edilmesinin yasadışı olduğuna hükmetmiştir. Köln Bölge Mahkemesi, sünnetin küçük yaştaki çocukların “fiziksel bütünlüğüne ciddi ve geri çevrilemez bozulmaya yol açtığına” ve “ileride dinini seçmesine engel teşkil ettiğine” hükmetmiştir. Mahkeme, çocukların sünnet edilmesinin ne ailenin isteği ne de Anayasa’nın din özgürlüğüne ilişkin maddeleriyle yasal kılınabileceğini belirtmiş; küçük çocukların ancak tıbbi gereklilik söz konusu olduğunda sünnet edilebileceğine karar vermiştir.
Köln Eyalet Mahkemesinin aldığı "sünnet adam yaralamaktır ve suçtur" kararı sonrası başta Berlin'deki Yahudi Hastanesi (Jüdische Krankenhaus) olmak üzere dini gerekçelerle sünnet yapan doktorlar ceza almamak için sünnet yapmayı durdurmuştur.
Sünneti yasaklayan bu karara dünya çapında Yahudi ve Müslümanlardan gelen tepkiler sonrası Financial Times Deutschland gazetesine konuşan Başbakan Angela Merkel, Almanya'nın dünyada Yahudilerin dini ritüellerini yerine getiremedikleri tek ülke olmasına izin vermeyeceklerini, sünnetin yasal bir zemine oturtulması için yasa çıkartılmasına destek vereceğini söyledi. Ancak konuşmasında Merkel'in ülkede yaşayan ve bu karardan olumsuz etkilenen 4 milyon Müslüman’la ilgili herhangi birşey söylememesi ilginçti. Merkel’in bu sözlerinde Müslümanların sünnet zorunluluğundan bahsetmemesi bence bir anlamda Almanların İslam’da sünnetin dini bir emir olmadığını Müslümanlardan daha iyi bildiğini göstermektedir.
Sonuç olarak Federal Hükümet Köln Mahkemesinin kararını geçersiz kılacak ve sünneti hukuki bir zemine oturtarak yasal hale getirecek bir tasarı hazırlandı.Aralık 2012 tarihinde kabul edilen yasa tasarısı, tıbbi bir nedeni olmasa da sünnetin yasal sayılmasını, ancak, sünnet sırasında tıbbî koşulların sağlanması ve ebeveynlerin ameliyatın riskleri üzerine kapsamlı olarak bilgilendirilmesi gibi şartlar getirdi.
Alman mahkemesinin kararı ve sonrasında konunun siyaset gündemine taşınması üzerine Almanya’nın saygın doktorlarından Münih Üniversite Kliniği’nden çocuk cerrahı Prof. Dr. Maximilian Stehr, mahkeme kararı ile oğlan çocuklarının sünnet edilmesi konusunun kamuoyunda tartışmaya açılmasını olumlu bulduğunu belirterek; dinî gerekçelerle sünnetten önce, çocukların kendi iradelerini dile getirebilecek yaşta olmaları gerektiğini savunarak şu açıklamada bulunmuştur:
"Doktorluk ahlakı büyük ölçüde Hipokrat Yemini üzerine kuruludur. Doktor olarak tüm yaptıklarımız, bilgilerimiz ve vicdanımız kapsamında, hastaları iyileştirmeye ve onlara yararlı olmaya yöneliktir. Bir temel prensip de hiçbir zaman zarar vermemektir. Kendi iradesini dile getirebilecek durumda olmayan bir oğlan çocuğunu sünnet ettiğimizde, bu iki temel de tehlikeye girer. Sonuçta bu gerekli bir operasyon değil. Cinsel ilişki yoluyla bulaşan hastalıklardan bir oranda koruduğu, bazı tümörlerin oluşmasını bir derece engellediği doğru, sünnet bu yüzden önlem olarak yapılabilir. Ancak bebek ya da çocuk yaşta bu tür önlemler bir rol oynamıyor.”
Alman meclisinde sünnete izin veren yasa tasarısı sonrasında bir tepki de ‘Alman çocuk ve yetişkin doktorları Birliği’nden geldi. İlgili doktor organizasyonu yasa tasarısından sonra meclisin böyle bir yasa tasarısını onaylamasını kınadıkları ve sünnete karşı olduklarını belirtmişlerdir.
Sünnet ile ilgili kanuni kısıtlamalardan bir diğeri de Ekim 2019’da İsveç’te gerçekleşti.İsveç'te Merkez Partisi'nin tıbbi bir gerekçe sunulmadığını sürece erkek çocuklarının sünnet edilmesini yasaklayan teklifi parti içinde yapılan oylamada Parti yönetiminin karşı çıkmasına rağmen karar 166'ya karşı 314 evet oyuyla kabul edildi.Yasağın dini inançlarla ilgisi olmadığını savunan parti yetkilileri, sünnetin tamamen yasaklanması yerine 'tıbbi olmayan sünnetin yasaklanması' üzerinde durduklarını belirtti.
Güney Afrika hükümeti de 2005 yılında Çocuk Hakları konusunda bir kanun çıkardı. Bu kanun sünnet konusunu da içeriyordu. Kanuna göre ‘16 yaşına gelmiş çocuk, eğer ailesi tarafından herhangi bir gerekçe ile sünnet olması isteniyorsa ancak çocuğun onayı olması durumunda sünnet edilebilir’ hükmünü içeriyor. İlgili kanuna göre ayrıca 16 yaşından erken yaşta sünnet operasyonları da sadece tıbbi gereklilik ve dini sebepler ile yapılabilir’ hükmünü de içeriyor. Yani bu yasa ‘Musevi veya Müslüman olmayan aileler tıbbi gerekçe dışında koruyucu maksatla veya gelenek-görenek gibi sebeplerle çocuğunu sünnet ettiremeyecek’ anlamını taşımaktadır.
Benzer şekilde; Norveç Parlamentosunda da sünnet karşıtı oylama gerçekleşmiştir. Parlamentodaki 169 sandalyeden 29'unu elinde bulunduran İlerleme Partisi, 6 Mayıs 2017’de 16 yaşın altındaki çocukların ritüel sünnetinin yasaklanması lehinde oy kullandı. Bu karara sebep olarak da "çocuk haklarının ihlali" ve çocuğa "zihinsel ve fiziksel zarar" argümanlarını kullandı. Sünnetin sadece birkaç AB ülkesi değil, tüm Avrupa'dan yasaklanmasına yönelik ciddi girişimler sürekli gündeme gelmektedir.Benzer şekilde 2013 yılında, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), 47 üye ülkenin tamamının sünneti yasaklamasını tavsiye etmiştir. Her ne kadar bu girişimler hedefledikleri sonuca ulaşmasa da başta AB ülkeleri olmak üzere bir çok batı ülkesi sünnete karşı girişimleri sergilemektedir
İsrail’de yaşayan ve dünyanın dört bir yanına dağılmış Yahudiler için de sünnet konusu günümüzde tartışılan ve her geçen gün terk edilen bir uygulama durumuna gelmiştir. Her ne kadar sünnet konusu Yahudiler için biz Müslümanlardan daha hassas bir konu olsa da; sünnete karşı olanlar sünnet ile ilgili emiri uygulama konusunda ataları kadar gayretli değildir. Sünnet’in Yahudilerin günlük hayatında bir değeri olmadığına ve sünnet töreninin zalimce olduğunu belirtenlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Alsında bu hareketin kökeni oldukça eskiye dayanmaktadır. Frankfurt’taki Reform hareketi 1843’te sünnetin Yahudiler için gereksiz olduğunu bildirmiştir. Bu düşüncenin en somut göstergesi 1847’de David Einhorn’un sünnet olmamış bir çocuğu kutsaması olmuştur. Çocuğun Yahudi anne babadan doğduğunu belirterek sünnet olmasına gerek görmemiştir.